SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ
   
  ::::::.... OsMaNLı KÖYÜ ...:::::: - TeKiRDaĞ -
  TARİHÇESİ
 

                   OSMANLI KÖYÜ TARİHİ 
Tarihi kaynaklara göre en eski yerleşmeler roma imp.döneminde olmuştur.Karakayalar mevkii eski yerleşim yeri olmakla birlikte.Bu mevkide bulunmuş büyük küp ve kaplar halen arkeoloji müzesinin bahçesinde sergilenmektedir.Eski kaldırım yolu( askeri yol) Demirli Köyü üzerinden Banarlı altından Osmanlı gelir.Burada birkaç kola ayrılır.Kabacalar mevkii de kaldırım yolu üzerindedir.Bu güzergahlarda askerlerin temizlenebilmeleri için hamamların yapıldığı bilinmektedir. 1357 tarihinde Tekirdağ’ın fethinden sonra eski çiftlik olan bölgeye yürükler yerleştirilmiştir. Yürükler’den istenen görevleri yoluna koymak ve başlarında bulunmak yürük beylerine düşmekteydi. Yürükler’in devlete karşı sürekli yükümlülüğü vardı. Devlet de onlara yer vermiş ve vergilerden muaf tutulmuştu. II.Mehmet (Fatih ) döneminde Yürükler üzerine ilk kanunname çıkarıldı ve Yürük ocakları kuruldu. Yerleşik ve özel statüye bağlı Yürükler’e Müsellem dendi. Müsellem ocakları, yürükler’den kurulmuştu ve başlangıçta atlı savaşcı bir sınıftı. Daha sonraları yavaş yavaş geri hizmete alındı. Yürük ocaklarıyla aynı görevleri yerine getirmeye başladı. Müsellemler köy ve çiftliklerin kendilerine ayrılmış topraklarında, başta at olmak üzere, hayvancılık ve çiftçilik yaparak, vergi ödemeden geçinirlerdi. Bunda başka Müsellem çiftlikleri alınıp satılamaz ve tapuya bağlanamazdı. Bu çiftlikler başkaları işlerse, vergisini Müsellemler alırdı. Savaşlara her ocaktan iki nöbetli gider, bunların masraflarını geri kalan yamaklar karşılardı. Çiftlikler, Müsellemler’ce ortaklaşa işlenir ve yıllık gelir aralarında paylaştırılırdı. Savaşa gitmeyene bu pay verilmez ve bunların payına, devlet adına, mevkufat emini denilen görevli el koyardı. Yürükler’in görevleri barış ve savaşta değişirdi. Savaşta, yol açmak, hendek ve siper kazmak, top çekmek gülle ve ağırlık taşımak, askere zahire ulaştırmak, köprüleri, kara ve su yollarını korumak ve onarmak, maden ocaklarında, tersanelerde çalışmak, gemilere gereç ve kereste taşımak, köprü, su yolu yapmak ve onarmak başlıca görevleriydi. İşlek yolların, güvenlik açısından önemli yerlerinde nöbet tutmak gibi bir görevleri de vardı. 1515 tarihli mufassal tahrir(vergi-kayıt defteri)ne göre Osmanlı köyü 20 haneden oluşmaktaydı.Bunlardan 13 hane toprak işleyen(çift),4 hane toprağı olmayan(bennak), yardımcılık yapan.3 hanede evli olmayıp vasıfsız olan kişilerdi.Gelirleri saraya aitti. 1572 tarihli tahrir defterindeki kayıtlara göre sınırların içersinde 3 çiftlik bulunmakta.Bu çiftliklerde 9 tane yamak(savaşa gitmeyip,gidenlere yardım eden ve harçlık veren)3 tanede müsellem(savaş zamanında savaşa katılan) bulunmaktaydı.Yine mufassal tahrir defterlerine göre köyün dirlik sahipleri zaman zaman değişmiştir.Bu kişiler arasında saray atlarından ve seyislerinden sorumlu komutan(emir-i Ahur),Osmanlı erkan-ı birun denilen saray teşkilatında dış hizmetlerde görevlendirilen ağalardan biri cakırcıbaşı Gazanfer ağa,mirlivalar(Osmanlı zamanında tümgeneral rutbesindeki komutanlar)bulunmaktaydı. 1850 yıllarından sonra tımar sisteminin çökmesiyle beraber çiftliği işleyen köyün ileri gelenleri araziyi satın almışlardır.Cumhuriyet dönemiyle beraber Bulgaristan’dan gelen vatandaşlarımızda köye yerleştirilmiştir. bu nedenle köy iki mahalleden oluşmuştur
GACAL mahallesi ve MUHACIR mahallesi

KİMDİR  BU GACALLAR ?

Kendilerini "trakya'nın yerlileri" olarak kabul eden, 1300'lü yıllardaki ilk osmanlı fetihleriyle birlikte trakya'ya yerleştirilen yörük boylarının soyundan gelen toplum. günümüzde kendini "trakyalı" olarak adlandıran insanların çoğu 1800'lerden başlayarak günümüze kadar bulgaristan, yunanistan, makedonya, arnavutluk, sırbistan, romanya vs ülkelerden göçerek/göç ettirilerek trakya'ya yerleşenler ve onların soyu olduğundan trakya nüfusunda azınlık durumundadır bu gacallar... "göçmenler" ile gacallar arasında herhangi bir çatışma olmadığı gibi kültür yapısı olarak da artık birbirlerinden ayırt edilemez durumdadırlar, bu iki toplum arasında fiziksel olarak en büyük fark "göçmenler"in (yerel söyleyişle macırlar=muhacirler) çoğunun daha avrupalı bir yapıya sahip olmalarına (uzun bacaklar, sarı/kumral saç, mavi/renkli gözler vb) rağmen gacalların çoğunun esmer/siyah saçlı ve kısa boylu olmalarıdır.(özellikle tekirdağ ilinde yoğunlaşmışlardır, edirne ve kırklareli daha çok göçmenlerden oluşur günümüze kadar seçimlerde tekirdağ sağ kırklareli ve edirne ise sol ağırlıklı bir seçmen profili çizmişlerdir bu durum gacalların uzun yıllar osmanlı ve türkiye topraklarında yaşamış ve balkan ülkelerinden gelmemiş olmalarından kaynaklanır.Gacallar arasında daha çok Türkçülük ideolojisi hakimdir.)
çingeneler ve pomaklarla herhangi bir ilgileri yoktur.
 

MUHACIRLAR (MACIRLAR) KİMLERDİR?

Muhacir, Türkçe'ye Arapça'dan geçmiştir. Bir yerden başka bir yere göç edenler için kullanılır. Trakya bölgesinde günlük konuşma dilinde "macır" olarak telaffuz edilen bu kelime Balkan savaşlarından itibaren 1930'lara kadar Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk ve Yugoslavya gibi Balkan ülkeleriyle Türkiye arasında mübadele ile göçenler için kullanılmaktadır. Bu göçmenler öncelikle Trakya olmak üzere, çoğunlukla Marmara Bölgesi'ne yerleştirilmişlerdir. Yunanistan'dan göçenler genellikle Girit ve Selanik'ten göçmüştürler.

Romanya toprakları, Osmanlı İmparatorluğunun idaresindeyken, Besarabya ve Kırım'dan onbinlerce Türk buraya yerleşti. 1806-1812 Osmanlı-Rus savaşlarında, Rus orduları Tuna'yı aşarak Şumnu'ya kadar ilerlediği sırada, Akkerman, Bender, İsmail kalelerinde muhasarada kalan Türkler, Dobruca'ya; Eflâk ve Boğdan'da bulunanlar da güneye doğru göç ettiler. Böylece gelmiş olan bu göçmenlerin sayısı, 200.000 kişiyi aştı. Birçoğu da Anadolu'ya ve öze llikle Eskişehir'e yerleşti. 1826'da yapılan Akkerman antlaşmasıyla, Müslüman ve Türklerin bu bölgede oturması şartlara bağlandı. Besarabya, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşından sonra Rusların eline geçti. Dobruca, Rumenlere verildi. Devam eden Rus saldırılarından zarar gören Türkler, göç etmeye başladılar. Sonraki yıllarda Dobruca'dan 80-90 000 Türk, yurtlarını terk ederek Anadolu'ya yerleştiler.
Bölgede kalan Türklerin Romen ordusuna alınmak istenmesi üzerine, Türkiye'ye yeniden göç başladı (1883). 1899'daki kıtlıkta Türk ahâli, Tulça sancağından Köstence ve Tulça yoluyla, denizden Anadolu'ya geçtiler. 1900-1923 arasında, göçlerde bir azalma görüldü. 1923'ten sonra, Dobruca'dan yeni göçler başladı. 1923-1933 arasında 33 852 kişi göç etti. Türklerden boşalan yerlere yerleştirilen Makedonyalı Ulahlar, takındıkları sert tavırlarla, Türk halkını fazlasıyla rahatsız ettiler. Bu durum, yeni Türk göçlerine sebep oldu. 1934'te 15 321 kişi göç etti. Romen hükümeti ile yapılan anlaşmalarla, göç işleri bir düzene sokuldu. 1935-1939 arası, toplam olarak 64 570 kişi göç etti. Romanya, 1939'da güney Dobruca'yı Bulgarlara bıraktı ve burada kalan 8000 Türk, 1952'de Türkiye'ye gönderildi. 1934-1960 yılları arasında Romanya'dan göç edenlerin sayısı 87 476'dır. Bu göçmenler, Trakya, Batı Anadolu ve diğer bölgelere yerleştirildiler. 1960-1970 arasında Romanya'dan 271 serbest göçmen geldi.

 



 
 
Tekirdağ Belgeseli
Yükleyen Soundtrack_tr. - Filmler ve diziler Dailymotion'da

osmanlidan manzaralar | izlesene.com

osmanlı bakkalı | izlesene.com

 
 
******GÜLE GÜLE TEKRAR BEKLERİZ******* Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol